Kayıtlar

Yeşil Mutabakat dünyanın geleceğinde insanlığa yeni bir yol haritası öneriyor

Resim
Yaklaşık dört milyar yıldır canlılara ev sahipliği yapan mavi gezegenimizin sınırlı kaynakları, özellikle Sanayi Devrimi’nin ardından düşüncesizce kullanılmış, bunun bir sonucu olarak özellikle 1950’li yıllardan itibaren yüksek düzeyde artan karbon salınımı meydana gelmiştir. 1970’lerden başlayarak BM(Birleşmiş Milletler) öncülüğünde insanın doğa üzerindeki tahribatı ve bunun önlenmesine ilişkin çabalar, günümüzde yeşil ekonomiye geçiş için ülkeleri bekleyen zorlu bir süreç olarak karşımızda durmaktadır.  Avrupa Birliği, “yeşil mutabakat”la birlikte yeşil ekonomide öncü rol oynamak için yeni bir strateji belirlerken, BM İklim Değişikliği Konferansı’nın 26. Toplantısında (COP 26) imzalanan anlaşmayla da emisyon oranlarının azaltılmasında fosil yakıtların kullanımının kısıtlanmasının yer alması ilk kez uluslararası bir sözleşmede bu konuya değinilmesi açsından önem taşımıştır. AB, Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı ile beraber ikili ilişkiler içinde olduğu ülkelere mutabakata uyum zorun...

Paris İklim Anlaşması ülkelere yeni sorumluluklar getiriyor

Resim
  Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadelede tarihsel bir dönüm noktası olarak görülüyor. Kyoto Protokolü'nün 2020'de sona ereceği göz önünde bulundurularak 2015'te kabul edilen anlaşma; temiz enerjiye geçişte tüm dünyaya yol göstererek ilgili tüm politik kararlarda, iş ve yatırım davranışlarında değişikliğe gidilmeyi zorunlu kılıyor. Ekim ayında anlaşmayı onaylayarak iklim değişikliği ile mücadelede kararlı davranacağını ortaya koyan Türkiye, şimdi verdiği taahhütleri yerine getirmek için bir yol haritası belirliyor. İklim değişikliği konusundaki ilk çok uluslu anlaşma özelliğine sahip Paris İklim Anlaşması, küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması ve mümkün olduğunca 1,5 derece ile sınırlandırılmasını öngörüyor.   Kanunen bağlayıcı olacak şekilde yapılandırılması ve bütün ülkelerin alınan kararlarda ortak hareket etmek amacıyla yola çıkması, Paris İklim Anlaşması’nı benzerlerinden farklı bir konuma taşıyor (Bitlis, 2016). An...

Kozmik rekabet

Resim
Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasında 1957’de uzayın keşfine yönelik başlayan girişimler uzay yarışının resmi olmayan başlangıcı olarak kabul ediliyor. Bu rekabet, bir zamanlar Soğuk Savaş'ın parçası durumundayken, günümüzde daha fazla rakip ve daha ileri teknolojilerle devam ediyor. Yuri Gagarin’in 1961'de "Vostok 1" uzay mekiğiyle Dünya yörüngesini turlayarak uzaya çıkan ilk insan olmasının ardından, 1969'da astronot Neil Armstrong da Ay'a ayak basan ilk insan unvanını alarak tarihe geçti. 1966’da uzayda 6 ülke uyduya sahipken bugün bu rakam 60 ülkeye ulaştı. Ay’a yeniden seyahat ve Mars’ta koloni kurma çalışmaları ülkeler arasındaki uzay yarışının belli başlı simgeleri olurken, bu mücadele uzay turizmi ve sanat gibi kulvarda da rekabete neden oluyor. Teknolojideki yenilikçi yaklaşımların getirdiği Dördüncü Sanayi Devrimi’nin yansımaları kozmik alanda da kendini gösteriyor. Bir başka deyişle uzay çalışmalarına verilen önem; bu alanda  ...
Resim
            SOSYAL BİLİMLER FAKÜLTESİ YÖNETİM VE ORGANİZASYON TEZSİZ YÜKSEK LİSANS DÖNEM PROJESİ       TÜRKİYE’DE LOJİSTİK SEKTÖRÜ VE ÜLKE EKONOMİSİNE KATKILARI         HAZIRLAYAN MEHMET ZENGİN       DANIŞMAN PROF.DR. YÜCEL GELİŞLİ                               TÜRKİYE’DE LOJİSTİK SEKTÖRÜ VE ÜLKE EKONOMİSİNE KATKILARI MEHMET ZENGİN AHMET YESEVİ ÜNİVERSİTESİ YÖNETİM VE ORGANİZASYON TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2018   ÖZET Küreselleşmenin 20. yüzyılın son çeyreğinde büyük bir hız kazanması, dünya ticaretinin artmasına ve mal hareketliliğinin de genişlemesine sebep olmuştur. Yalnızca ülke içinde değil, ülkeler arası ticarette de ürünlerin güvenli bir şekilde ve zamanında müşterilere...