Yedinci kıta


Çoğu bilim insanı dünyanın yeni bir jeolojik döneme girdiği konusunda ortak görüş sergiliyor. Antroposen adı verilen bu dönem, insanın doğayı tahrip ederek geri dönülemez çevresel zararlara yol açması şeklinde ifade ediliyor. Bilim insanları bu geri dönülemezliği bir çağdan diğer çağa geçiş olarak değerlendiriyor. İnsan faaliyetlerinin neden olduğunu  “Yedinci Kıta” da, Antroposen dönemin en belirgin özelliklerinden. Pasifik’te 3,4 milyon kilometrekare genişliğe sahip olan ve insan eliyle yaratılan atıkları temsil temsil eden bu devasa yığın, dünya geleceğinin ne kadar büyük bir tehdit altında olduğunu gösteriyor. 

Gelişen dünyada sanayileşme ve teknoloji gibi çeşitli sebeplerle insanın çevreye olan müdahalesi artmış, doğa ile arasındaki ilişkide dengesizlikler meydana gelmeye başlamıştır. Çevre bilincine sahip bireylerin sayısının giderek artması, çevreye ilişkin sorunların temeline inmek için ilk adım olsa da yeterli görünmemektedir. Çevreye yönelik bilgi düzeyinin giderek artış göstermesi ve bu bilgilerin nasıl kullanılacağı sorusu, çevreye ilişkin benimsenmesi gereken etik anlayışı yeniden gündeme getirmektedir  (Tont, 1997, Aktaran: Erciş, Türk, 2016).

Dünya nüfusunun 2050 yılında 9 milyarın üzerinde olacağı tahmin ediliyor. Artışın büyük çoğunluğunun gelişmekte olan ülkelerde olması bekleniyor. Bu durumun açlık, yoksulluk, çevre kirliği ve göç gibi önemli çevresel sorunları daha da artıracağı tahmin ediliyor (Lawton, 2011: 3; Akratan: Kitapçı, 2017: 247). İnsan eylemlerinin doğal süreçler ve yerküre üzerinde yarattığı dönüşümler artık o kadar büyük boyutlara ulaşmış bir halde ki, insan etkisi gezegen tarihinde yaşanan beş büyük yok oluş ile kıyaslanan bir güç olarak görülmeye başlanmıştır (Gülcan: 2018:50).

İnsan eliyle şekillenen çağ
Günümüz dünyasında bilim insanları yeni bir çağa girdiğimizi söylüyor. Bu çağ, insan eliyle şekillendiği için “İnsan Çağı” anlamına gelen Antroposen olarak tanımlanıyor. Antroposen’de gezegenimizin insan eli değmemiş köşeleri iyiden iyiye azalırken, yerleşim merkezleriyle diğer canlıların paylaştığına inanılan kültür-doğa ayrımı da ortadan kalkıyor (İKSV, 2019). Antroposen çağının küresel ısınmayla birlikte en gözle görünür sonuçlarından biri olan Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki devasa atık yığını, “Yedinci Kıta” olarak betimleniyor. Bu yığın,  3,4 milyon kilometrekare genişliğinde, 7 milyon ton ağırlığındaki plastik atıklardan meydana geliyor (Su, 2019).

Atık yönetim süreçlerinde problem yaşanıyor
Atık yönetimi süreçlerinin yanlış yürütülmesi nedeniyle, plastik atıkların üçte birinin, toprak, tatlı su veya deniz kirliliğine neden olacak şekilde doğaya karıştığı tahmin ediliyor. 1950’den günümüze 200 kat artan yeni plastik üretimi, 2000’den sonra yılda yüzde 4 büyüme gösterdi (Jenna R. Jambeck, 2015; Aktaran: WWF 2019). 2016 yılında üretim 396 milyon metrik tona ulaştı. Bu, kişi başına 53 kilogram plastik demek. 2016’da gerçekleşen plastik üretimi sonucunda, o yılki toplam karbondioksit emisyonlarının yüzde altısına eşdeğer 2 milyar metrik ton karbondioksit emisyonu ortaya çıktı (IEA 2018, Aktaran: WWF 2019:12-13) . Öngörülen plastik üretimi kapasitesinin hayata geçirilmesi durumunda, üretim 2030’a kadar yüzde 40 artma eğilimi gösterebilir. 

“Yedinci Kıta” temsilcisinin mesajı
Yedinci Kıta kavramı insanın plastikle yüzleşmesi için önemli bir neden oluşturuyor(Üzel, 2019). Bu kapsamda 14 Eylül-10 Kasım arasında düzenlenen İstanbul Bienali’nin teması da Yedici Kıta olarak belirlenmişti. Bienalde Türkiye’ye gelen 7. Kıta temsilcisi 3,5 milyom kilometrekareye ulaşan çöplüğe katkılarından dolayı insana teşekkür ederken plastik tüketimi arttıkça büyümeyi sürdüreceklerini söyledi.  
Plastik kirliliğinin toplam ekonomik etkisi hala bilinmiyor ve şu ana kadar yapılan araştırmaların çoğu denizler üzerindeki etkilere odaklanmış durumda. BM Çevre Programı (UNEP) plastik kirliliğinin denizler üzerindeki ekonomik etkisinin yılda 8 milyar dolar olduğunu tahmin ediyor. Karalardaki plastik kirliliği ise denizlerdekinden dört kat daha fazla, durum böyle olunca da plastik kirliliğinin asıl ekonomik etkisinin kat be kat daha ağır olduğu düşünülüyor (UNEP, de Souza Machado, Aktaran: WWF 2019:14). 

İklim değişikliği, çevre kirliliği ve bu sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan beslenme-sağlık sorunları da gösteriyor ki yaşadığımız gezegen alarm veriyor. Sürdürülebilir çevresel politikalar ve yaşanabilir bir dünya ise tüm ulusların ortak meselesi olarak çözüm bekliyor.

Mehmet ZENGİN
Aralık, 2019, İstanbul


Kaynaklar
ERCİŞ Aysel, TÜRK Bahar (2016) Etik Çerçevesinde Tüketim, Tüketici ve Çevre: Ekolojik Okuryazarlığın Moderatör Rolü Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi Cilt:20. Sayı:2, 2-3.

-İKSV (2019), Yedinci Kıta, https://bienal.iksv.org/tr/16-istanbul-bienali/yedinci-kita

-ÜZEL Andaç (2019) 16.İstanbul Bienali: “Yedinci Kıtayı Keşfedebilmek”, Milliyet Gazetesi, http://www.milliyet.com.tr/16-istanbul-bienali-yedinci-kita-yi-kesfedebilmek-molatik-13049/

-KİTAPÇI İsmail (2017), Günümüzün Önemli Küresel Sorunları Üzerine Bir De ğerlendirme, PESA Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt:3, Sayı 4, 247-248.

-ÖNAL Burçin (2019), Antroposen ve Yeni Dünya Tasarıları, Fine Arts(NWSAFA), Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, 187,188.

-SU Süreyya (2019), Yedinci Kıta İçin Bir Ad: Leonia, T24, https://t24.com.tr/yazarlar/sureyya-su/yedinci-kita-icin-bir-ad-leonia,24272

-WWF İnternational (2019), Plastik Kirliliğini Hesap Verebilirlik Yoluyla Çözmek, 7, 14-15.

-GÜLCAN Duygu Tan (2018), Ekolojik Kriz Karşısında Devletin Rolü Üzerine İdeolojik Bir Tartışma, Uluslararası İlişkiler Akademik Dergi, Cilt 15, Sayı 59, 50-51.

Yorumlar

  1. Merhaba Ebru Hanım, haklısınız değişim önce kendimizden başlamalı gezegenimizin geleceği için... Mümkün olduğunca atık üretmemeli yani geri dönüşüme kazandırmalıyız. Kompost da bu yöntemlerden biri. Teknolojik ürünlerin yenilenebilir olması da ekolojik döngü açısından önemli. Tüketim çılgınlığını sorgulamalıyız ilaveten... Farkındalık oluşturulması açısından attığınız somut adımların iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendi Kendine Liderlik (Self Leadership)

Örgütlerde farklılıkların yönetimi

Kaynak bağımlılığı (Resource dependence)