Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Zamanın fotoğrafı ve Cern... Zaman bizlerle birlikte mekanları da farklılaştırdı. Yer şekillerinin çizildiği kağıt haritalar gibi değişime uğradık. Çizimlerin yalan söylediği unsurlara kendimizi de kattık. Gerçekliğin izdüşümünü oluşturan ya da zamanın izdüşümü olan bizler, gelişen dünyada kendi fotoğrafımızı kaybettik ve unuttuk. İtalyan göstergebilimci ve yazar Umberto Eco 2013 Nisan'ında ikinci kez geldiği İstanbul'da kenti dolaşıp 15 yıl önce kadrajlandığı aynı mekanda yeniden görüntülenir. Eco, kendisini fotoğraflayan Atlas yazarına “Benim mi ne kadar değiştiğimi göstermek istiyorsun yoksa mekanın mı?” sorusunu yönelttiğinde, sorduğu soru kadar anlamlı bir yanıtla yüz yüze kalır… Maden ocağında çalışan işçinin yüz hatlarındaki kömür tozu ne kadar belirgin ve ardılı ne kadar boğuk ise zamanın fotoğrafı da o derece siluetlerle dolu... Zamanı fotoğraflamaya çalışan sanatçının yaptığı belki de bu siluetleri gün yüzüne çıkarmak; gerçeği görüntüleyip, değişen realit...
Hey Koca Yurt... Anadolu'da başlayıp batıya kadar uzanan mistik serüvenin kökeni ile ilgili detaylı bir inceleme için “Hey Koca Yurt” iyi bir rehber. Üzerinde yaşadığımız toprakların barındırdığı nice medeniyetlerin ve onların öykülerinin dile getirildiği kitap, Anadolu'nun kültür hazinesine nasıl bakmamız gerektiği konusunda yol çiziyor... Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), Anadolu'nun sesini tüm dünyaya duyuruyor. Yaşamı boyunca, nefes aldığı coğrafya üzerinde saygıyla eğilen ve ulaştığı kitlelerde bu kültürle ilgili bilinç oluşturmak için efor sarf eden yazar, Avrupa'da bilirkişi kabul ediliyor. Bir başucu kitabı sayılabilecek Hey Koca Yurt'ta doğru bilinen yanlışları anlatıyor... Eser, bugün batı medeniyetinin referans aldığı Helen kültürünün kökenini Anadolu'ya dayandırırken bu kültürün önce Sparta'ya oradan Yunanistan'a ve sonrasında da Avrupa'yla tanışmasını gün yüzüne çıkarıyor. Batının sosyokültürel yaşantısının rota...

Arkeolojik seyri derinden sarsan bir neolitik buluş

Resim
Arkeolojik seyri derinden sarsan bir neolitik buluş: Bilinen doğruların yanlışlığı ve Göpeklitepe Tapınağı Tarih öncesine ışık tutan arkeolojik kazılar, o dönemlerdeki insanoğlunun yaşantısını haber verirken, hayal dahi edemediğimiz unsurların açığa çıkmasında da en önemli dayanaklardan biridir.  “Verimli Hilal” olarak isimlendirilen bölgede yerleşik hayata ve tarım toplumuna geçişin önemli izleri kazılarla gün yüzüne çıkarılmıştı ama tapınmanın konusu tarihsel döngüde farklı bir aşamada yer alıyordu. İşte arkeolojik açıdan bu seyri değiştirerek dengeleri alt üst eden ve göçebe toplulukların tarımı öğrenerek yerleşik yaşama geçtiği tezinin yanlış olabileceğinin önünü açan kalıntı, 12 bin yıllık bir geçmişe tarihlenen Şanlıurfa’daki Göbeklitepe oldu... Neolitik dönem Arkeolojik açıdan Göbeklitepe Höyüğü’nün anlamını çözmek için Neolitik dönemin özelliklerine kısaca göz atmak gerekiyor. Neolitik, “Yenitaş” anlamına gelir ve bu döneme Cilalı Taş Devri adı da verilir. ...
Resim
Doğanın Orta Anadolu’daki başyapıtı: Perilerin diyarı Kapadokya Tabiat ananın özenle tasarladığı bir başyapıttır Kapadokya. Türkiye'nin bu açık hava müzesi türlü gizemleri barındırırken, bulunduğu coğrafyaya da naralar atar, “Benden güzeli, bilgesi yok” diye. Tarihte pek çok medeniyete ev sahipliği yapan bu bölge, çok sayıda ritüeli de bünyesinde muhafaza eder. Sıcak bir Temmuz sabahı geldiğim Avanos'ta; coşkun Kızılırmak üzerinde kurulu “Sallanan Köprü”yü adımlarken yaşamın kayganlığını daha iyi hissediyorum. Gelmek ve gitmek arasındaki ince olgunun keskinliğini bu köprüde daha iyi kavrıyorum. Kızılırmak'ın coşkun sularının içindeki adacıkta sergilenen çömleklerin tuttuğu ritim ve kazların ada etrafında yaptığı dans, yaşamın zamana meydan okuyan bir siluetini andırıyor. Avanos'tan ayrılıp da Ürgüp'te Temenni Tepesi'ne çıkıp şehre şöyle bir baktığımda hissettiğim ilk duygu üzerinde durduğum kayalara binlerce yıl öncesinde başka insanların da ayak ...