Planlı eskitme ve sürdürülebilirlik


Bilim ve teknoloji alanındaki araştırmalar “Sanayi 4.0” ile birlikte insanlık tarihinde çığır açıcı yeniliklere ev sahipliği yapıyor. Devrimsel nitelikteki bu gelişmeler insanoğlu için her alanda kolaylık sağlarken, farklı kategorilerdeki ürünlerin kullanımına da yön veriyor. “Kullan ve at” ya da ürünlerin hızlı tüketimi bir yanda teknolojik israfı gündeme getirirken, diğer taraftan kullanıcılarının korunmasını da gerekli kılıyor.

Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yayımladığı, “Brundtland (Ortak Geleceğimiz) Raporu”nda sürdürülebilirlik şöyle ifade edilmiştir: “İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” (BM, 1987; Aktaran: Evren, 2016).  Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için, bilim ve teknoloji politikası, ekonomi ve çevresel politikalarla bütünleştirilerek teşvik edilmelidir (Uysal, 2003:12).

“Sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, ekolojik ve sosyal olmak üzere üç boyutundan söz edilebilir. Sürdürülebilirliğin ekonomik boyutunda kaynakların tükenme potansiyeli önemli bir yer tutmaktadır. Bu potansiyel nedeniyle, sürdürülebilirlik her zaman yenilenebilir doğal kaynaklar ekonomisinin merkezi bir unsuru olmuştur” (Vivien, 2008: 4; Aktaran: Bilgili, 2017).

Ekolojik alanın korunması için ülkeler her ne kadar çeşitli protokollere imza atsalar da uygulama da yaşanan sıkıntılar, geleceği ve sürdürülebilir kalkınmayı tehdit ediyor. Kapitalist sistemde ‘tüketici’ olarak adlandırılan bireyler, sistemin devamlılığının çarkını oluşturuyor. Kitle iletişim araçları da tüketim biçimlerinin şekillendirilmesinde rol alıyor. Özellikle reklam endüstrisi yazdığı senaryolarla oluşturduğu algı sayesinde ürünü tanıtmaktan ziyade onu tercih edenlerin ait olmak istedikleri sosyal gruplara gönderme yapıyor. Bu senaryolar, bireylerin belli sosyal gruplara aidiyet ihtiyacı üzerine kurgulanıyor (Kadıoğlu, 2013). Medya, yarattığı teknolojik algı ile de bireyler üzerinde büyük tesir  oluşturabiliyor.  Güngörmez (2016:90) de teknoloji ile ilgili genel bakış açısı olarak “Teknoloji modern dünyan ın sin qua non’u (olmazsa olmaz) olarak varlığını sürdürmekte ve gün geçtikçe bizden yeni bağlılıklar talep etmektedir” diyor.

Planlı eskitme
Kitleler teknolojik kullanıma özendirilirken her nasılsa ürünlerin ömürleri de kısalıyor. Önceleri evladiyelik, nesillik diye alınan ürünler günümüzde birkaç yıl kullanılabiliyor. Peki bu nasıl bir üretim politikasıdır ki ürünler garanti süresi dolar dolmaz bozuluyor ya da hata vermeye başlıyor? Tarihsel seyire bakılacak olursa, “Planlı eskitme” ilk kez General Motors CEO’su Alfred Sloan Jr. tarafından, 1920’li yıllarda, doygunluğa ulaşan Amerikan otomobil sektörü için düşünüldü. Çünkü kâr odaklı sistemi sürdürmek için mal ve hizmetin her yıl artan miktarda satılması gerekiyordu. Ömrü 1500 saat olan, Edison’un ilk ticari ampulünün ardından 1920’lerde ampullerin ömrü 2500 saate kadar çıkartıldı. Fakat dünyanın en büyük yedi ampul üreticisi 1924’te yaptıkları bir toplantıyla Phoebus kartelini kurdu. Böylelikle ampullerin ömürlerinin, kasıtlı olarak 2500 saatten 1000 saate düşürme konusunda anlaşma sağlandı (Aba, 2017).  Bir başka örnek olarak da naylon külotlu çoraplar gösterilebilir (1940). Bir otomobil naylon çorapla öndekine bağlanmış vaziyette çekilmiş ve çorapta tek bir kaçık dahi meydana gelmemişti. Amerika’daki kadınlar çorabı satın aldılar ancak satışlar kısa zamanda durma noktasına geldi. Çünkü çorap dayanıklıydı ve tekrar alınma ihtiyacı duyulmuyordu. DuPont şirketinin bu duruma çözümü ise kimya mühendislerine daha dayanıksız çoraplar üretmesi için talimat vermesi oldu (Görgülü, 2019).  

“Tamir edilmeleri engelleniyor”
Yazıcı (printer) üreticileri de kazançlarını aslında mürekkep satışlarından elde ediyorlar. Bu şirketler daha fazla kartuş satabilmek amacıyla yazıcılarının içine baskıların renginin solmasını programlayan bir çip yerleştirmekte, daha önce belirlenen baskı adedine ulaşıldığındaysa yazıcı kendini kilitlemektedir. Bu örnek; bilgisayar, cep telefonu vs. iletişim araçları için de çoğaltılabilir.  

Kullanılan  ürünlerin, arızalandığında hemen atılmaması gerekiyor. Tamir ettirilmeli ya da varsa yedek parçası temin edilerek ekonomiye yeniden kazandırılmalıdır. Bu, sürdürülebilirlikte alâkalıdır. Sürdürülebilirlik, çevre ve ekonomi arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması ile atık yönetimi günümüzde kaynak yönetimi ile eş anlamlı görülmektedir (Englande ve Jin 2006: 468). Müşteride kullanımı sonlanmış ürünleri birer kaynak olarak gören bu yaklaşım, düşük maliyetli ve etkin geri kazanım yöntemleri ile kaynakları ekonomiye yeniden kazandırmakta, kazanılamayan kısımları da doğaya en az zararla bertaraf etmektedir (Ergülen ve Büyükkeklik, 2008).

Sürdürülebilirlik, kaynakların kullanımından verimli şekilde yararlanmak ve nesillerin de faydalanmasına kapı açmaktır. Günümüzde çok sayıda ürünün tamir edilmesi kasıtlı olarak engelleniyor. Bazılarını tamir ettirmek ise yenisini almaktan daha pahalı oluyor. Kimi ürünlerin yedek parçasını bulmak da önemli bir problem. Yetkili servisler bile arızalı ürünü tamir etmek yerine yenisini almayı tavsiye ediyor (Aba, 2017).

Parlamento devrede
Peki teknoloji şirketlerinin ürettikleri ürünlerin kısa ömürlülüğü ya da tamir edilemezliği ile ilgili olarak ülkeler bir önlem arayışında mı? Yakın zamana kadar hükûmetlerin, planlı eskitmeye göz yumdukları söylenebilir. Fakat bu konuda Avrupa’da önemli sayılabilecek bir adım atıldı. Birkaç yıl önce Avrupa Birliği Parlementosu, Avrupa Komisyonu’na baskı yapıp AB üyesi ülkelerden ve üretici şirketlerden, tüketicinin kendi malı üzerinde tamir, bakım ve model yükseltme hakkını kullanmasının kolaylaştırılmasını istedi. Parlamentonun talebi somut ürünlerin yanı sıra yazılımları da kapsıyor. Daha uzun ürün ömrü üzerine çalışmış olan Avrupa Parlementosu üyeleri, yedek parçaları daha düşük maliyetli; yazılım güncelleme ve onarmayı da daha kolay hale getirerek planlı eskime sorunuyla başa çıkmayı hedefliyor (Dijital Habitat, 2017). 

Parlamento üyesi Pascal Durand ise bu konuda şunları söylüyor: “Piyasaya sürülen tüm ürünlerin tamir edilebilirliğini eski durumuna getirmeliyiz. Pillerin artık ürünlere sabit olarak sunulmamasını sağlamalıyız, böylelikle pille ilgili bir sorun yaşadığımızda telefonu çöpe atmak zorunda olmayız. Tüketiciler, ürünlerin ne kadar süre dayanabileceğinin ve nasıl tamir edebileceğinin farkına varmalılar” (Maack, 2017).

Sonuç
Avrupa Parlamentosu’nda atılan bu adımın benzerlerinin Avrupa dışındaki ülkeler tarafından da değerlendirilmesi sürdürülebilirlik açısından büyük önem taşıyor. Tüketiciler bilinçlendirilirken kullanımı sonlanmış ürünler de birer kaynak olarak görülmeli, ekonomiye yeniden kazandırılması yönündeki çaba da hızlandırılmalıdır. 



KAYNAKLAR

ABA Anıl (2017),  Planlı Eskitme ve Phoebus Karteli, Birgün Pazar Eki.
https://www.birgun.net/haber-detay/planli-eskitme-ve-phoebus-karteli-196929.html

BİLGİLİ Muhammed Yunus (2017), Ekonomik, Ekolojik ve Sosyal Boyutlarıyla Sürdürülebilir Kalkınma, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt: 10 Sayı: 49:560.

Dijital Habitat (2017), Avrupa Tamir Hakkını Savunarak Planlı Eskitmeye Savaş Açtı.
http://www.dijitalhabitat.com/avrupa-tamir-hakkini-savunarak-planli-eskitmeye-savas-acti/

ERGÜLEN Ahmet,  BÜYÜKKEKLİK Arzum (2008) Sürdürülebilir Kalkınmanın Ekonomik Ve Çevre Boyutları Açısından Atık Yönetimi ve E-Atıklar, Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2, s.19-30.

EVREN Murat (2016), Sürdürülebilirlik, Sürdürülebilir Kalkınma ve Ülkemizdeki Mevcut Durum, T.C.Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Anahtar Dergisi, S.335:10-15.

GÖRGÜLÜ Gönül (2019), Nasıl Bir Eskitme? Planlı, Marmaris Manşet Gazetesi,
http://www.marmarismanset.com/makale/gonul-gorgulu/-nasil-bir-eskitme-planli/1406.html

GÜNGÖRMEZ Bengül (2016), Teknoloji ve Totalitarizm ya da Teknolojik Totalitarizm, Sosyoloji Dergisi Armağan Sayısı, 90.

KADIOĞLU Zeynep Kaban (2013), Kitle İletişim Araçlarının Şekillendirdiği Sosyal Kimlikler ve Aidiyet Duygusu Ekseninde Tüketici Davranışları, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Cilt II, S. 45, 102-112.

MAACK Már Másson (2017) EU gets behind ‘right to repair’ to combat short product lifespans.
https://thenextweb.com/eu/2017/07/06/eu-gets-behind-right-repair-combat-short-product-lifespans/#.tnw_fcB0sEWW

UYSAL Ayhan (2003), Sürdürülebilir Kalkınma: Genel Bakış, Ankara, 12.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kendi Kendine Liderlik (Self Leadership)

Örgütlerde farklılıkların yönetimi

Kaynak bağımlılığı (Resource dependence)