Çevre politikalarımızı yeniden sorguluyoruz
Çevre politikalarımızı yeniden
sorguluyoruz
Milyonlarca insanın hayatında zorunlu bir sadeleşmeye neden olan Koronavirüs, tüm dünyanın yaşamında önemli değişimler yarattı. Hastalıkla ilgili endişeler sürerken gelecekte ne olacağı konusundaki belirsizlikler de devam ediyor. Diğer yandan bu durum insanı küresel ölçekte yeni bir dönüşümle karşı karşıya getiriyor. Bunu, üretim ve tüketim yöntemlerinden, çevre, sağlık, sürdürebilirlik ve eğitime kadar geniş bir yelpazede ele almak mümkün. Başta sağlık olmak üzere hemen her konuda zorunlu bir farkındalık oluşturan Koronavirüs salgını, çevreci yaklaşımlara daha çok önem vererek dünya kaynaklarının daha verimli kullanılması gerektiğinin de mesajını içeriyor. Bugün milletler, virüsün hedef aldığı solunum sistemini etkileyen hava kirliliği gibi temel çevresel sorunlara artık daha gerçekçi ve çözüm odaklı perspektifle bakmak durumunda.
Çin’in Wuhan kentinde 2019 Aralık ayında tespit edilen ve sonrasında kısa zaman diliminde tüm dünyayı saran bir salgın halini alan yeni tip Koronavirüs Covid-19, geleceğe dair tüm stratejilerin yeniden gözden geçirilmesine neden oldu. Sivil toplum örgütleri Koronavirüsün neden olduğu sıkıntıların kökenini, sağlık sisteminden yerleşim anlayışına, endüstriyel büyük çaplı hayvansal ve tarımsal üretimden tüketim kültürüne kadar hakim olan düşünce ve davranış kalıplarına bağlıyor. Mevcut sıkıntılı durumun insanlık için bir fırsat olduğunu savunan çevreci kuruluşlar, doğal varlıkların tahribatı, iklim krizi ve çevre kirliliğinin, tüketimi azaltarak daha sade bir yaşama doğru insanı sürükleyeceği konusunda ortak duruş sergiliyor (Buğday Derneği, 2020). Covid-19’un neden olduğu solunum yetmezliği vakaları akut solum hastalarının hayatını daha yüksek düzeyde riskli hale getiriyor. Akciğer hastalıklarının yaygın görüldüğü ve hava kirliliğinin de yüksek olduğu yerleşim alanlarına giriş çıkışların yasaklanarak karantinaya alınması da bunun önemli kanıtları arasında yer alıyor.
Zararlı hava soluyoruz
Bilim dünyası
hava kirliliğini havanın bileşiminin bozulması olarak ifade ediyor. Bir başka
deyişle hava kirliliği, havanın bileşiminde bulunmayan bazı maddelerin bileşime katılması ya da
bileşimde bulunan maddelerin yüksek oranlara çıkması ve bu şekilde insan
sağlığını, bitkilerin, hayvanların yaşam ve gelişimlerini olumsuz yönde etkilemesi
olarak tanımlıyor (Bayram, 2005:111; Aktaran: Orhan, 2012).
Dünya
hava kalitesi endeksi verileri her 10 kişiden 9'unun sağlığa zararlı hava soluduğunu
gösteriyor. AirVisual ve Greenpeace’in hazırladığı 2018 Hava Kalitesi
Raporu'nda, dünya genelinde 3 bin kentten alınan veriler incelendi. Rapora göre
Afrika ve Orta Doğu'da ölçümlerin yapıldığı kentlerin tamamında, havadaki
metreküpe düşen zararlı partikül oranı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kabul
edilebilir saydığı 25 mikrogram partikülün (PM2.5) üzerinde çıktı. 100'ün
üzerinde kaydedilen oranlar sağlığa zararlı, 250'nin üzerindeki ölçümün ise
alarm seviyesi olduğu belirtiliyor (Euronews, 2019).
Tüketim alışkanlıkları değiştirilmeli
İnsan sağlığını, hayvan ve bitki topluluklarını doğrudan etkileyen hava kirliliği, sadece bu canlıların yaşam koşullarını etkilemekle kalmıyor, ölümlere ve türlerin yok olmasına kadar varan sonuçlara neden olabiliyor (Sümer, 2014). Birleşmiş Milletler (BM), Dünya'nın her yıl milyonlarca kişinin ölümüne yol açan, kötüye giden çeşitli çevre sorunları bulunduğunu ancak sorunların çözümü için çok geç kalınmış olunmayabileceğini söylüyor ve tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesiyle bu sorunlara çözüm bulunabileceğini öneriyor.
Hava
kirliliği her yıl 7 milyon can alıyor
Hava kirliliğinin her yıl 7 milyon kişinin ölümünden sorumlu olduğu BM tarafından dile getiriliyor. Nitekim mevcut tablo, Kenya'nın başkenti Nairobi'de 2019’da sunulan 6. Küresel Çevre Görünümü Raporu’nda yeniden belirginleştirildi. BM konferansında sunulan raporda iklim değişikliği, hayvan ve bitki türlerinde görülen büyük kayıplar, 10 milyara yaklaşan dünya nüfusu, toprakların çoraklaşması, hava kirliliği, hormonları değiştiren kimyasallar, böcek ilaçları ve plastiklerin sudaki varlığının, dünyayı daha sağlıksız bir gezegen haline getirdiğine işaret edildi. (Çevre Mühendisliği,2019; T24, 2019).
Geçmişe bakıp bugünü anlamak
2002 yılında 774 kişinin ölümü ve 8 bin 890 kişinin hastalanması ile sonuçlanan Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS) pandemisi sırasında kirli havanın artan ölüm oranlarıyla ilişkili olduğu 2003 yılında yayınlanan araştırmayla tespit edildi. Bu araştırmaya göre, hava kirliliği yüksek olan bir bölgede yaşayan bir kişinin SARS kaynaklı ölüm olasılığı iki katına çıkıyor. Çin’de yüksek, orta ve düşük kirliliğe sahip şehirlerde ölüm oranı sırasıyla yüzde 8,9; yüzde 7,49 ve yüzde 4 olarak gerçekleşmişti. (Bozoğlu, 2020)
Yeni tip Koronavirüs
Covid-19 bizleri evlerimize kapattı ancak yarın, bilim adamlarının ve
çevrecilerin yıllardır uyarıda bulunduğu iklim değişikliklerinin neden olacağı
kuraklık, göç ve hastalık gibi sorunlar karşısında ne ellerimizi yıkamak ne de
eve kapanmak çare olacak. Virüs geliyorum demedi ama çevre kirliliğinin,
ormansızlaşmanın, biyolojik çeşitliliğe yönelik tahribatın, savaşların, iklim
değişikliklerinin neden olacağı yıkımı biliyoruz. Bu yüzden enerjiden tarıma,
sağlıktan eğitime, barınmadan ulaşıma kadar bütün gereksinimlerimiz konusunda
gelecek kuşaklara karşı sorumlu politika ve stratejiler geliştirmeliyiz (Buğday
Derneği, 2020)
Mayıs 2020, İstanbul
Mehmet ZENGİN
Kaynaklar
Buğday Derneği (2020), Koronavirüs, ekolojik
dönüşüm için fırsat sunuyor
https://www.bugday.org/blog/koronavirus-ekolojik-donusum-icin-firsat-sunuyor/
Euro News (2019), Dünya'nın hava
kalitesi karnesi: Her 10 kişiden 9'u kirli hava soluyor
BOZOĞLU Baran (2020),
Çevre kirliliği ve salgın ilişkisine güncel örnek; Zonguldak! Malumun ilamı…
Çevre Mühendisliği
(2019), BM 6. Küresel Çevre Görünümü Raporu: Hava kirliliği her yıl 7 milyon
insanın ölümünden sorumlu
T24 (2019), BM 6.
Küresel Çevre Görünümü Raporu: Hava kirliliği her yıl 7 milyon insanın
ölümünden sorumlu
SÜMER Gülizar Çakır (2014), Hava Kirliği Kontrolü: Türkiye’de Hava Kirliliğini Önlemeye Yönelik Yasal Düzenlemelerin ve Örgütlenmelerin İncelenmesi, Uluslararası İktisadi ve İdari İncelemeler Dergisi,S.13:38-40.
ORHAN
Gökhan (2012), Hava Kirliliği ve Asit Yağmurları: Uzun Menzilli Sınırlar Ötesi Hava
Kirliliği Sözleşmesi ve Protokolleri Karşısında Türkiye’nin Konumu, Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi, Cilt 20,
Sayı: 1:126.
Yorumlar
Yorum Gönder