Girişimci Ayağı Yere Basan Hayallerin Peşinden Gider
Baharat ve İpek Yolu’nu kullanarak
kervanlarla uzak ülkelere ipek kumaş, halı ve ayrıca ticareti yapılan diğer
ürünlerin de aralarında yer aldığı birçok malı müşterilerine ulaştırmaya
çalışan tüccarları zamanının cesur girişimcileri olarak tanımlamak yanlış
olmayacaktır. Coğrafi keşiflerle birlikte mal ve hizmetlerin yeni pazarlarda ekonomiye
kazandırılması çabaları da farklı bazı kavramların oluşmasına zemin hazırlamış,
girişimciliğin tarihçesi açısından da yeni boyutlar kazandırmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte ise girişimcilikte
yeni bir dönem başlatmıştır.
GİRİŞİMCİ AYAĞI YERE
BASAN HAYALLERİN PEŞİNDEN GİDER
Girişimciliğin
temelinde ihtiyaçlar ve pazar koşulları vardır.
İyi bir girişimci belirli becerilere sahiptir. Yönetsel, teknik ve
kişisel beceriler olarak ifade edebileceğimiz bu vasıflar, aslında bir bütünü
temsil etmektedir. Mal ya da hizmet üretmek, yeni bir yöntem bulmak, fikirleri
geliştirmek, kaynak konusunda yaratıcı davranmak, yeni pazarlar aramak ve
bulmak gibi unsurlar fonksiyonel anlamda girişimciliğin varoluş biçimidir. Girişimcinin
en büyük özelliği risk alabilmesidir. Yaratıcılık ve hayal gücü de çok önemli
birer unsurdur. Bir fikirle başlayan
girişim sürecinde planlama da önemli yer tutmaktadır.
Çeşitli tanımlar yapılmakla birlikte girişimci
her şeyden önce bir iş fikirine sahip olan kişidir. Onun geleceğe ilişkin
öngörüleri, fikirleri bulunmalıdır. Yeniliklere, gelişmelere açık olmakla
birlikte piyasada boşlukları sezen ve hangi alanların doldurulması gerektiğini
de görebilmelidir. Bu yönüyle girişimci cesur ve risk alabilendir. Girişimci, üretimin
temel faktörleri olan sermaye, iş gücü, doğal kaynaklar ve organizasyonu bir
araya getirmeyi başarabilme yeteneğine de sahip olmalıdır. Bir iş kurmalı ve
mevcut değerini de artırmaya çalışmalıdır. Girişimci riske yatkındır. Bugüne bakar
ama yarına odaklanır. Yaratıcı ve yenilikçiliğinin yanında vizyon sahibidir. İleride
nerede olmak istediğini bilir. Bu nedenle girişimci ayağı yere basan hayallerin
peşinden gider.
Bazı tanımlara ve görüşlere bakacak olursak girişimcide bulunması gereken ortak noktaları da daha iyi görmüş oluruz. Ahmet Yesevi Üniversitesi (AYÜ, 2018) ders notlarında "Girişimci, üretim faktörü olan sermayeyi, iş gücünü, doğal kaynakları bulup onları organize eden, önceki değerlerinden daha fazla bir değer oluşturan kişidir" şeklinde tanımlanmaktadır. Ürper (2013) ise girişimciliği geleceğe
bakış açısından değerlendirmekte, “Girişimcilik kısa dönemli değil uzun dönemli
getiri için uğraşır. Bu nedenle girişimcilik gelecekle ilgilenmek demektir”
yorumunda bulunmaktadır. Çetindamar’a (2002) göre girişimcilik konusu
genellikle teknolojik yeniliklere yoğunlanmış olarak incelenmektedir. Diğer
işletme fonksiyonlarına yönelik olan yeniliklerin dikkate alınmadığını belirten
yazar, organizasyonel yeniliklerde yapılacak girişimci faaliyetlerin, ekonomide
üretkenliği artırdığını söylemektedir.
Girişimciliği etkileyen temel bazı faktörlerle ilgili olarak tarihsel sürece de bakmak gerekir. 1970 öncesi egemen olan talebin arzı geçmesi (arz açığı) 1970’lerden sonra tersi bir hal almış ve arz, talebi geçmeye başlamıştır. Arz fazlası denilen bu duruma ek olara Japonya gibi Asya kökenli firmaların kendi pazarlarında batılı firmalara karşı liderliği ele geçirmesi ve batı pazarlarında da etkili olmaya başlaması dünyada alışılagelmişin dışında bir trend oluşturmuştur.
Türkiye’de ise yerli sermaye sahibinin
azlığı girişimci sayısını da etkilemiştir. Kurtuluş Dönemi ve Cumhuriyetin
kurulmasıyla birlikte ekonomik alanda atılmaya başlanan adımların öncülüğünü
dönemin konjonktürü nedeniyle devlet üstlenmiş, özel müteşebbislere destek
verilmeye çalışılsa da “1929 Dünya Ekonomik Buhranı” ile birlikte ekonomik -
sosyal yatırımlar devletçe yapılmıştır. Aslında 1930’lara kadar olan dönemde
yatırımların artırılması amacıyla yapılan faaliyetler, Osmanlı Devleti’nin
gayrimüslimlerin dışında yerli müteşebbis oluşturma çabalarının bir devamı gibi
de görülebilir.
Buradan şu sonuca varabiliriz;
girişimcilik sosyo kültürel yapı, politik veya siyasal unsurlar, ekonomideki
gelişmeler, sermaye yapısı, talep ve arz, rekabet ve değişime bakış açısı gibi unsurlardan
etkilenmektedir. Ancak girişimcinin bir başka niteliği de sürdürülebilirlikteki
tavrıdır. Yani yeni bir atılım gerçekleştirmek aynı zamanda bu atılımın
sürdürülebilir olması açısından da önem taşımaktadır.
BİR LİDER VE GİRİŞİMCİ:
LUCIEN ARKAS
Medeniyetlerin beşiği olarak nitelendirilen Anadolu, doğu-batı arasında kültürler arası etkileşimin ve zenginliğinin köprüsü olduğu kadar kaynağıdır da. Üç tarafı denizlerle çevrili Anadolu’da denizcilik kulvarında atılan adımlar yetersiz görünse de, mal ve hizmetlerin taşınmasındaki önemini artırarak geliştirmiştir.
Denizcilik
tarihinin ilk anonim şirketi “British East India Company”dir. İngiltere’nin
Hindistan ile başlattığı yoğun ticaret döneminde kurulan bu denizcilik şirketi
dönemin en büyük filosuna sahiptir. Özellikle de çay ticaretinin yoğunlaştığı
dönemlerde Londra’daki kahvehaneler de bu şirketin hisselerine yoğun bir talep
oluşmuştu. Denizci bir ülke olan İngiltere’de buharlı gemilerin ortaya çıkması
ile ayrı bir döneme girilmiştir. Daha hızlı ve etkili servis sunan buharlı
gemilerin denizcilik sektörünün gelişmesine büyük katkıları olmuştur. Dünya
denizcilik sektörünün en önemli ve eski kurumlarından birisi olan Lloyd’s bu
dönemlerde kurulmuştur (Akça, 2013).
Üretim
tekniklerindeki değişim ve sanayileşme ile beraber gemi inşa tekniğinin
gelişmesi, deniz ticaretinin hız kazanmasındaki baş aktörler arasında yer
almaktadır. Böylece dünyanın bir ucundaki ürünün başka bir lokasyona uygun ve
daha hızlı şekilde taşınmasının önü açılmıştır. Tüm taşımacılık şekilleri
arasında taşıma birim maliyetlerinin düşük olması, yük elleçlemenin daha hızlı
olması ve büyük tonajda tek tip veya birbirinden farklı yüklerin tek seferde
taşınabilmesi gibi sebepler ile dünya ticaretinde deniz taşımacılığı öne
çıkmaktadır (Varışlı, 2015).
Deniz taşımacılığı alanında 1970’lerin
sonlarına gelindiğinde Türkiye’de devrimsel bir gelişim yaşanmıştır. Kore
Savaşı’nda görev yaptığı sıralarda mühimmat ve gıda malzemelerinin konteyner adı
verilen kutularda sağlıklı bir şekilde taşındığını gören ve sonrasında bunu Amerika’da
eski işine uyarlayan Amerikalı kamyoncu Malcom Mclean’in bu yenilikçi fikri,
1978 yılında Lucien Arkas sayesinde Türkiye’ye taşınmıştır.
Deutsche Seerederei Rostock’un Türkiye’ye
yeni hat açmasının ardından acenteliğini üstlenen Lucien Arkas, şirketten davet
aldı ve dünyanın dört bir yanından gelen diğer acentelerle Belçika’nın Anvers
kentinde buluştu. Toplantıda şirketin Genel Müdürü Dr. Joachim Wassmann, 250
TEU’luk 4 gemi aldıklarını, bu gemilerle konteyner taşınacağını ifade ederek
acentelerine bu yeni sistemi müşterilerine tanıtmalarını istedi (Özgentürk,
2014). Lucien Arkas bu yeni sistemin öneminin farkındaydı. Üzüm, incir, cam ve
porselen gibi ürünlerin taşımacılığında konteynerin biçilmiş kaftan olduğunu anlamıştı.
Ürünlerde ezilme ya da kırılmalar nedeniyle ihracatçı ve ithalatçı firmalar
arasında yaşanan sorunlar, Türkiye’de artık yaşanmayacak ya da dikkate değer
oranlarda azalacaktı.
“BENİ ÖNDER YAPAN
KONTEYNERDİR”
Bugün Türkiye’nin en büyük deniz filosuna
sahip olan Arkas Holding, bu başarısını Lucien Arkas’ın öngörüsüne borçludur. 1980’li yıllarda dış
ticaretteki artış konteyner taşımacılığının önünü açmıştır. Ülkemizde deniz
taşımacılığı kulvarında girişimcilik örneği olarak ilk sıralarda
gösterilebilecek kişiler arasında yer alan Lucien Arkas; gelecekten bahsederken
ileriyi görebilmenin, fırsatları değerlendirebilmenin önemine işaret
etmektedir. 54 yıllık iş yaşantısından kesitler veren Arkas, Türkiye’de
konteyner taşımacılığı hakkındaki görüşlerini şu şekilde özetlemektedir:
“1980’li yıllarda sanayi patlaması oldu.
İşte o kutu(konteyner) sanayiye biçilmiş kaftandı” (Arkas, 2018). Girişimci
başlattığı işin devamında da onun sürdürülebilirliğine önem vermelidir. Bu, eğitim ve insan odaklı yaklaşımla da
zenginleşmekte ve sağlam temellere oturmaktadır. Arkas News’te (2018) yer alan
bir haberde Arkas, bu konuya verdiği önemi şu sözlerle etmektedir:
“İnsanımız, ticaretimiz, denizimiz ve limanımız
var. Bunları yoğurup rekabet edebilir hale getirmemiz lazım. Karadeniz ve
özellikle Akdeniz bizim kıyımız. Arkas olarak buralarda söz sahibi olmayı çok
önemsedik. Buna paralel olarak limanlarımızın gelişmesini de ön plana aldık”. Arkas, kendisini lider konumuna getirenin taşımacılıkta
kullanılan konteyner olduğunu belirtmektedir.
Mehmet ZENGİN
31 Aralık 2018, İstanbul
KAYNAKLAR
AKÇA
Emin Cihan (2013). Türk Denizcilik
Sektöründe Risk Yönetimi, Doktora Tezi, T.C. İstanbul Üniversitesi, Deniz
Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, İstanbul.
ARKAS News (2018). Türkiye’nin Kendi Filosu
Olmalı, Sayı 391, İstanbul.
ARKAS
Lucien (2018). İzmir Ekonomi Üniversitesi 18. Akademik Yıl Açılışı Konuşması,
İzmir.
ÇETİNDAMAR
Dilek (2002). Türkiye’de Girişimcilik, Yayın No. TÜSİAD- T/2002-12/340, Lebib Yalkın Yayımları ve Basım
İşleri, İstanbul.
ÖZGENTÜRK
Nebil (2014). Lucien Arkas’ın Dalgalarla İmtihanı, Arkas Holding Kurumsal
İletişim Direktörlüğü, İstanbul.
AYÜ
(2018), Girişimcilik, Ders Notları.
VARIŞLI
Cem (2015). Türkiye’de ve Dünya’da Denizcilik Finansmanı ve Deniz Sigortaları, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.
Yorumlar
Yorum Gönder