Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Beyin dalgalarıyla makinelerin kontrolü ve insanüstü bilinç

Resim
“Makineler insanların yerini ne kadar hızlı almalı?” sorusu son yıllarda ekonomik platformların oldukça sıcak tartışmalarından biri. Önümüzdeki 125 yılda bilgisayarların  insanı tamamen geçeceği düşünülüyor. Fakat bu süre daha da kısalabilir. Yapay zeka ve öğrenen makine çalışmaları tüm hızıyla sürerken Elon Musk’ın insan beynini bilgisayara bağlama projesi konuya daha farklı bir açı kazandırarak “insanüstü bilinç” oluşturma kavramını gündeme taşıdı.  Günümüzde bilgisayar ve bilgisayar sistemleri yaşamın birer parçası durumunda. Elektronik cihazlardan iletişim için kullandığımız akıllı cep telefonlarına kadar pek çok aygıt bilgisayar sistemi ile çalışıyor. Bu durum insan beyni ve cihazlar arasındaki etkileşimi kaçınılmaz bir duruma getiriyor. Geçmişten günümüze insanlar, uzun süre fareler, joystick’ler, klavyeler, mikrofonlar, dokunmatik yüzeyler aracılığıyla bilgisayarlarla iletişim kurmanın yollarını aramışlardır. Fakat, tüm bu arayüzler, kas sisteminin hareket ettirilme...

Sürdürülebilirliğin yeni modeli: Yeşil ekonomi

Resim
Ekonomik faaliyetler ve neden olduğu iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri hemen her alanda kendini gösterirken, kaynakların hoyratça kullanımı geleceği tehlikeye atıyor.  İktisadi sorunların neden olduğu çevresel problemlerin değerlendirildiği ilk uluslararası toplantı olan BM Çevre Konferansı’ndan (1972) bu yana konuyla ilgili farkındalık artsa da uygulanma aşamasındaki yetersizlikler dünyanın geleceğini tehdit etmeye devam ediyor. Günümüzde daha çok kullanılır olan “Yeşil Ekonomi” kavramı ise sürdürülebilirliği ekonomi, çevre ve toplum ekseninde yorumlayan bir model olarak öne çıkıyor. Ekonomi ve doğal çevrenin karşılıklı etkileşiminin kalkınma politikalarında dikkate alınması gerektiği 21. yy dünyasında artık  bilinen bir husus. Ancak bu konu ilk kez 1972’de Roma Kulübü tarafından hazırlanan “Büyümenin Sınırları” (The Limits to Growth) isimli raporda vurgulandı (Webel, 2012). Aynı yıl Stockholm’de toplanan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı ise bu alanda yapılan ...

Beşinci disiplin

Resim
Bilgi ekonomisi, yeni ekonomi, dijital ekonomi, post-endüstriyel ekonomi gibi isimlerle anılan 21.yy ekonomisi artık öğrenmenin sadece bireysel değil şirketler ve kurumlar bazında da ele alınması gereken bir husus olduğunu göstermektedir. Zira sadece toplumların değil kurumların da hafızalarının olduğu ve onları geleceğe taşımada bu belleğin önemli bir rol üstlendiği araştırmacılar tarafından dile getirilen bir argüman olarak karşımıza çıkmaktadır. Öğrenme tepkisel bir süreci gerektirdiğinden, gerek üst yönetim ve gerekse de çalışanlar tarafından özümsenmek durumundadır. Öğrenme ve öğrenme süreci şirketlerde uyum ve ortak tepkileri oluşturarak kurumsal bir kimlik kazanırken, onu yönetmek de futürist bir yaklaşım gerektirmektedir. Aslında bilginin nerede olduğundan çok ona nasıl erişileceği günümüzde daha da ön plana çıkan bir mevzudur. O nedenle erişim ve bilginin yönetimi konuları üzerinde dikkatle durulması gereken argümanlar olarak belirginleşmektedir. Son 50 yıldaki gelişm...

Planlı eskitme ve sürdürülebilirlik

Bilim ve teknoloji alanındaki araştırmalar “Sanayi 4.0” ile birlikte insanlık tarihinde çığır açıcı yeniliklere ev sahipliği yapıyor. Devrimsel nitelikteki bu gelişmeler insanoğlu için her alanda kolaylık sağlarken, farklı kategorilerdeki ürünlerin kullanımına da yön veriyor. “Kullan ve at” ya da ürünlerin hızlı tüketimi bir yanda teknolojik israfı gündeme getirirken, diğer taraftan kullanıcılarının korunmasını da gerekli kılıyor. Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun 1987 yılında yayımladığı, “Brundtland (Ortak Geleceğimiz) Raporu”nda sürdürülebilirlik şöyle ifade edilmiştir: “İnsanlık; doğanın gelecek kuşakların gereksinimlerine cevap verme yeteneğini tehlikeye atmadan, günlük ihtiyaçları temin ederek, kalkınmayı sürdürülebilir kılma yeteneğine sahiptir” (BM, 1987; Aktaran: Evren, 2016).   Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmek için, bilim ve teknoloji politikası, ekonomi ve çevresel politikalarla bütünleştirilerek teşvik edilmelidir (Uysal, 2003:12). “Sürdürül...

Kaynak bağımlılığı (Resource dependence)

Bilimsel yönetim anlayışının ortaya çıktığı ilk yıllarda Taylor, Fayol ve Weber verimsizlikten, işlerin gereği gibi yapılmadığından, geleneksel metotların oluşturduğu sıkıntılardan söz etmiş; verimliliğin artırılmasına yönelik yöntemleri geliştirme çabasına girmişlerdir. Verimsizliğin en önemli nedenini ise yönetim anlayışına bağlamışlardı. Kara düzene sahip geleneksel yönetim anlayışı israfın sebebiydi. Yönetsel alandaki zaaflar, insan unsuruna yanlış bakış açısıyla birleşince etkililikten de bahsedilememekteydi. Üretimde insan faktörünün önemi Neoklasik Okul döneminde anlaşıldı. İş veriminin artırılmasında  davranışların ve tutumların etkili olduğunun farkına 1924-1932 yıllarını kapsayan dönemde yapılan meşhur Hawthorne Deneyleri’nde varılmıştı. Sosyal Psikolog Elton Mayo esasen klasik anlayışın teoremlerini test etmek istemiş ve insan faktörünün önemini ortaya çıkarmıştı. Sonrasında ise modern yönetim anlayışlarıyla birlikte yönetsel kulvarda çeşitli teoremler gelişti. İşl...

Örgütlerde farklılıkların yönetimi

Dünya nüfusu hızla artış göstermektedir ve bu durum farklılıkların da yükseldiğine işaret etmektedir. Son verilere göre yeryüzünde 7 milyarı aşkın insan bulunmaktadır. Bu sayısal veri 7 milyarı aşkın farklı düşünce ve farklı bakış açısı olduğu anlamına gelmektedir. Belirli hedeflere ve amaçlara ulaşmak maksadıyla bir araya gelen insanların uyum sergilemeleri, bu amaçların gerçekleştirilmesini daha da kolaylaştırmaktadır. Ancak örgütü oluşturan bireyler farklı yapılara ve özelliklere sahiptirler. Dolayısı ile farklılık olması demek aykırı düşünceler anlamına gelmektedir. Örgütlerin bu farklılıkları ortak bir payda etrafında birleştirmeleri ve yönetmeleri, gelecekleri ve verimlilikleri açısından önem taşımaktadır. Farklılık kavramının çeşitli tanımları bulunmaktadır. Farklılığı kavramsal açıdan değerlendiren Akın (2007), farklılık; farklı inanç gruplarından olan, farklı demografik yapıdan gelen, farklı dilleri konuşan, farklı kültürlere sahip ve farklı değerleri benimseyen kişi...